Üçüncü yılına girecek Ukrayna savaşının Rusya ve küresel ekonomideki etkileri sürüyor

Rusya-Ukrayna Savaşı ikinci yılını geride bırakmaya hazırlanırken, küresel ölçekte önemli ekonomik etkilerin yaşandığı 2 yılda ülkelerin yeni ekonomik dengelere uyum süreci aksaklıklara rağmen devam ediyor.

Şubat 2022’de başlayan Ukrayna savaşının ardından Batılı ülkeler Rusya’ya karşı modern tarihin en kapsamlı yaptırımlarını uygulamaya başlarken, Rusya buna karşılık vermek için tüm kurumlarını harekete geçirdi.

Savaşın ilk günlerinde Rus rublesi dolar karşısında yaklaşık yüzde 30 değer kaybederken, Rusya Merkez Bankası politika faiz oranını yüzde 9,5’ten yüzde 20’ye çıkardı.

Rusya Merkez Bankasına ait yaklaşık 650 milyar dolarlık rezervin, Batılı ülkelerde bulunan 300 milyar dolarlık kısmı donduruldu, Rusya’nın en büyük bankaları da uluslararası ödeme sistemi SWIFT’ten çıkarıldı, dolar ve avroyla işlem yapmaları yasaklandı.

Ülkede faaliyet gösteren McDonalds, IKEA, Coca-Cola, Mercedes ve Apple gibi yüzlerce Batılı şirket faaliyetlerini sonlandırırken, Batılı ülkelerden Rusya’ya başta teknoloji ve havacılık olmak üzere çok sayıda sektörden ihracat ve sevkiyat durduruldu.

Batılı ülkeler, Rusya’dan başta petrol ve doğal gaz olmak üzere enerji ithalatını da durdurmak veya azaltmak için adımlar attı. Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatları sabotaja uğradı ve G7 ülkeleri, Rus petrolüne yönelik varil başına 60 dolar seviyesinde tavan fiyat uygulamaya başladı.

Ticaret yolları değişiyor

Kovid-19 salgını etkilerini de atlatamayan Rus ekonomisi için yaptırımlar başlangıçta şok dalgası etkisi yarattı. Bu durum Rusya Merkez Bankası ve hükümetin başta sübvansiyon olmak üzere aldığı önlemler sayesinde önemli oranda kontrol altına alındı.

Uluslararası analizlerde 2022’de yaklaşık yüzde 10 küçülmesi beklenen Rus ekonomisi yüzde 1,2 küçülürken, geçen yıl ekonominin yüzde 3,5 büyüdüğü tahmin ediliyor.

Rusya ihracatta önemli oranda kaybettiği Batılı pazarlar yerine yüzünü Asya ve Orta Doğu pazarlarına çevirdi. Dünyanın en kalabalık 2 ülkesi Hindistan ve Çin, başta enerji olmak üzere ülkenin en önemli müşterileri konumuna yükseldi.

Öte yandan, ucuz Rus kaynaklarını bırakan Avrupa’nın, özellikle sanayi ve tarım sektörlerindeki durgunluk nedeniyle tedarik zincirlerinin yeniden şekillendirilmesine yönelik atılan adımlar hız kazandı.

Avrupa, son dönemde çiftçi protestoları nedeniyle yeni zorluklarla baş etmeye çalışırken, savaş ekonomisi sayesinde sanayisinde üretimi önemli miktarda artıran Rus ekonomisinin uzun vade görünümüne ilişkin belirsizlikler ise soru işaretleri yaratıyor.

Uzmanlar, yaşanan dönemin Rus ve dünya ekonomisine etkilerini ve gelecek dönemde neler yaşanabileceğini değerlendirdi.

Çin, Hindistan ve Türkiye avantajlı

Merkezi Moskova’da bulunan Yeni Ekonomi Okulundan Prof. Dr. Oleg Şibanov, Rus ekonomisinin beklentilerin üzerinde beklenmedik performans sergilediğini belirtti.

Şibanov, 2022’nin ilkbahar aylarında Rus ekonomisinin yüzde 10 küçülmesinin, enflasyonun da yüzde 20’ye çıkmasının beklendiğine işaret ederek, “Sonuç bundan çok daha başarılıydı, enflasyon yüzde 11,9, küçülme ise yüzde 1,2 seviyesinde gerçekleşti.” dedi.

Bunun değişen uluslararası ticaret ve muhafazakar iç makro politika gibi iki önemli unsurdan kaynaklandığını anlatan Şibanov, “Rusya’nın ihracatının çoğunu satın alan yeni ortaklar Çin, Hindistan ve Türkiye’dir. İthalat ise birçok kaynaktan ve çoğunlukla Çin’den gelmektedir. Makro politika, Rusya Merkez Bankasının düzenlemeleri ve enflasyon hedeflemesini geçici olarak gevşetmesini ve ek hükümet harcamalarını içeriyordu. Dolayısıyla hem uluslararası ticaret hem de iç makro politika değişen koşullara uyum sağladı.” ifadelerini kullandı.

Şibanov, Rus hükümeti ve Rusya Merkez Bankasının süreci son derece doğru adımlarla yürüttüğünü belirterek, “Hem hükümetin hem de Rusya Merkez Bankasının uyguladığı politikaların mükemmele yakın olduğunu düşünüyorum. Rusya Merkez Bankası, rublenin değer kaybetmesine hızlı tepki vererek faiz artırdı. Bu, paniği azaltmaya ve para birimini istikrara kavuşturmaya yardımcı oldu.” dedi.

Bankalara uygulanan düzenleyici tedbirlerin finansal istikrarı artırdığını dile getiren Şibanov, “Hükümet, 2022 ve 2023’te harcamaları artırdı, dolayısıyla talep de arttı. Uluslararası ödemelere yapılan bazı yardımlar da ihracatı iyileştirdi. Genel olarak ekonomi makro politikalardan olumlu etkilendi.” diye konuştu.

Şibanov, Rusya’nın Avrupa ile ticarete açık olduğuna işaret ederek, “Ancak Avrupa Birliği (AB), Rusya ile ilişkileri ciddi bir muhatap olarak değerlendirmiyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 2023 sonunda ‘Rusya Devlet Başkanı, gaz vanalarını kapattı’ dedi. Benzer görüşler Davos’ta da dile getirildi. Öyle görünüyor ki AB politikacılarının çoğu Rusya ile ilişkileri umursamıyor ve yeni gerçeklik uzun süre bizimle kalacak.” ifadelerini kullandı.

Rus yetkililerin attığı adımlar başarılı bulunuyor

Rusya merkezli kredi derecelendirme kuruluşu Expert RA Başekonomisti Anton Tabakh, son 2 yılda Rus ekonomisi için en büyük zorlukların finans tarafından geldiğini söyledi.

Ülkenin finans sisteminden kısmen çıkarıldığını belirten Tabakh, “Hem ihracat hem de ithalatta işlem maliyetlerinde büyük artış yaşandı. Rusya duruma oldukça iyi uyum sağladı ancak işletmeler ve insanlar için maliyetler çok büyüdü.” dedi.

Rus yetkililerin zorluklara başarılı müdahalelerde bulunduğuna işaret eden Tabakh, “Tedbirlerin çoğu yardımcı oldu. Hükümet ve Rusya Merkez Bankası, hızlı hareket etme ve uyum sağlama yeteneğini gösterdi. Ancak yaşanan şok, sorunsuz şekilde yaşamak için çok büyüktü. Piyasalar çalışmaya devam etti ancak birkaç yıl önce imkansız olan pek çok kural, kalıcı olarak uygulanmaya başlandı.” diye konuştu.

Tabakh, Rusya’nın ticarette Asya ve Orta Doğu’ya yönelmesinin şu an için “yeni gerçeklik” olduğunu anlatarak, “Durum sakinleştiğinde bazı yaptırımlar ve karşılıklı adımlar kaldırılacaktır. Uçak seyahatleri, hızla onarmanın olası olduğu belli alanlar arasında yer alıyor. Ancak bazı büyük pazarlar, her iki yönde de uzun süre boyunca artık kayıp. Küresel ekonomi açısından maliyetler ve bölünme artıracaktır. Türkiye gibi bariz örnek olan ülkeler büyük faydalar elde edecek.” değerlendirmesinde bulundu.

Ticarette eski ilişkilere dönülme ihtimali düşük görülüyor

Viyana Uluslararası Ekonomi Çalışmaları Enstitüsü (wiiw) Kıdemli Ekonomisti Vasily Astrov ise Rusya’nın, Batılı ülkelerin başta mali olmak üzere bazı yaptırımlarına iyi hazırlandığını söyledi.

Rus hükümetinin bütçe fazlası verdiğini, bunun da kamu ve dış borcu oldukça düşük seviyelere indirdiğini kaydeden Astrov, bu durumun da Rusya’yı Batı’nın mali baskılarına daha korunaklı hale getirdiğini ifade etti.

Rusya’nın, Çin, Japonya ve İsviçre’nin ardından dünyanın en büyük 4. uluslararası rezervine sahip olmasının da bu amaca hizmet ettiğini belirten Astrov, “Ancak Rusya, Batılı ülkelerde tutulan rezervlerinin yarısını zamanında geri çekmeme hatası yapmış olsa da ve sonuç olarak bunlar dondurulsa da geriye kalan yarısı hala oldukça fazla bir miktar, yaklaşık 300 milyar dolar civarında.” diye konuştu.

Astrov, Rusya’nın SWIFT’e alternatif bir ödeme sistemini de yıllarca geliştirdiğini ve bunun da savaş başladıktan sonra bankaların yaşadığı şoku hafiflettiğini söyledi.

Çok sayıda ülkenin de Rusya karşıtı yaptırımlara katılmadığına işaret eden Astrov, “Bu bakımdan Batı, açıkçası nüfuzunu olduğundan fazla abarttı ve Küresel Güney’deki pek çok ülke, Türkiye dahil, mevcut durumdan önemli ekonomik ve diplomatik faydalar elde ediyor.” ifadesini kullandı.

Astrov, ülkelerin yaptırım altındaki Batılı ürünlerin Rusya’ya tekrar ihraç edilmesine izin verdiklerini ve Rusya’nın ihracatında da müşteri haline geldiklerini belirterek, “Bu unsur Rusya için çok önemli ama bunun da bir bedeli var, Rusya bu ülkelerden bazılarına oldukça bağımlı hale geliyor. Tabii ki başta Çin’e ama aynı zamanda Türkiye’ye.” dedi.

Rusya ile Batı arasındaki jeopolitik çatışma sona ermedikçe, Rusya ve Asya ilişkilerinin gelişmeye devam edeceğini vurgulayan Astrov, “Bu Rusya için ideal bir durum değil, ikinci en iyi seçenek, ancak bir izolasyondan da daha iyi bir durum. Savaş ve Batı ile çatışma sürdükçe de eski ‘olağan ticarete’ dönmek o kadar zorlaşacaktır.” diye konuştu.

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın tekrar seçilmesi halinde dahi bu durumun önemli oranda değişmeyeceğini belirten Astrov, şunları kaydetti:

“Trump geçen sefer seçimleri kazandığında, Rusya ile ‘barış yapmaktan’ çok söz etmişti ancak gerçekte ABD-Rusya ilişkileri Trump yönetimi altında oldukça hızlı bir şekilde kötüleşmeye devam etti. Elbette teorik olarak, ABD’nin Çin ile çekişmesinin, ABD’nin Rusya’ya uzanarak ittifak arayışına girebileceği bir senaryo mümkün. Ancak bugünün perspektifinden bakıldığında bu o kadar gerçekçi görünmüyor ki, bu konuda bahse girmemeyi tercih ederim. 1940’ların başlarında muhtemelen hiç kimse 10 yıldan kısa bir süre içinde ABD ile Almanya’nın yakın müttefik olacağını da tahmin edemiyordu.”

Senol Kaan

Teknik Analist

Bir cevap yazın